Nedir?

Bu blogda, iyi ya da kötü, günlük hayatta yaşadığım tüketici deneyimlerini anlatıyorum. İletişim için armutuzum{et}gmailkom

15 Ekim 2009 Perşembe

Tüketiciler Birliği vs Turkcell

0 yorum

nihayet tüketiciler birliği turkcell'i mahkemeye vermiş. uzun zamandır istediğim ve beklediğim bir haberdi. tek başımıza bir türlü baş edemediğimiz turkcell, bu sefer sağlam kayaya çarptı! dur bakalım turkcell bu sefer nasıl sıyrılacaksın bu iş içinden! 1200 tarifesiyle mağdur ettiğiniz insanlar fena yamultacak umuyorum sizi!

11 Eylül 2009 Cuma

hımmm

0 yorum

dün kanyonda sürekli gördüğüm ama hiç gidip yemediğim makarnacıya gidip makarna yedim
metro çıkışının karşısında sağda tam ismini hatırlamıyorum macarona mıydı neydi
ismini unuttum ama tadı damağımda mantar soslu kalın kesimli erişte den yedim çok lezizdi
tavsiye ederım adını hatırlamasamda tarif ettim işte

27 Ağustos 2009 Perşembe

İCE TEA !

0 yorum


2 yılı aşkın süredir sürekli olarak tek tükettiğim içecektir.İnanılmaz lezzetli ve gün geçtikçe çeşitlenmesi beni benden alıyor.Geçen gün dayanamadım öğle tatilinde 1.5 litrelik seçeneğinden aldım.Şirkette gülünç duruma düştüm kova diye anılan bardağım ve 1.5 litrelik mango aromalı ice tea 'm ile mutluyum..

26 Ağustos 2009 Çarşamba

Beltur Tostları

0 yorum






her sabah işe giderken kahvaltımı vapurda yapmak gibisi yok...
.
Bağımlısı olduğum şeylerden biriside her sabah vapura (yürüme) 15 dakikalık mesafede oturmama rağmen evden vapur hareket saatine 10 dakika kala çıktığım için koşarak gitmek... hem spor yapmış oluyorum hem insanların sabah neşesiyim. Her sabah bakkal amcanın gözlerini gülerken görmek ve her akşam alışveriş yaptığım marketin bana fişi verdikten sonra 'haydi koş ' diye eklemeden edemez hale gelmesi, hayatımı renklendiriyor. Aynı saatte işe gittiğim insanlardan vapur arkadaşlarımın yorumlarıda cabası ( bi günde erken çık be kardeşim, ay çok tatlı bi insan bu ya-bunu söyleyen 52 yaşındaki nerede çalıştığını bilmediğim ve hiç konuşmadığım halde beni kankası ilan eden teyzedir- , her sabah aynı köşede duran simitçinin yılmadan usanmadan -koş babam koş diye hayrıkırışları, bu haykırışlardan irkilen ve hızlı yürümeye başlayan kaldırım insanları ....)
bu tatlı telaşeyi atlattıktan sonra vapura ayak basar basmaz dünyanın en yavaş hareket eden insanı oluveriyorum (olmamak elde değil 10 dakika koşun anlarsınız) ve kendimi vapurun üstkatında buluyorum hemen,bir de bakmışım sıradayım ve belturun güleryüzlü personeli artık beni görür görmez tost makinasına attığı 8 kaşarlı tosttan birisini bana uzatıyor. Yanında ya elmalı ya da limonlu soda içmeyi ihmal etmem. Muazzam yapıyorlar. Alt tarafı tost demeyin . peyniri ayrı bir lezzet ekmeği ayrı... gerçi günün ilk yemeği olduğu için bana çok leziz geliyor da olabilir. Ama o kadar memnunumki bu durumdan yazma ihtiyacı hissettim.
Vapura binecekseniz aç benin benden tavsiye tost yemeden geçmeyin(ama portakal suyu içmeyin bugün yanımdaki kadının aldığı portakal suyunun son kullanma tarihi geçmişti ve beltur personeli yeni tarihliyi bulanakadar gözlerimin önünde çöpe 4 adet portakal suyu attı. )

22 Nisan 2009 Çarşamba

Üçler market şaka gibi

0 yorum

Üçler market, hiçbir bilgim yok bu konuda, ama eminim dini sermayeli. Aynı Kiler market boşvermişliği, aynı iç karartıcı atmosfer, aynı yüzünde nur olmayan çalışanlar. 


Daha uzakta olmasına rağmen Migros'u kullanmaya çalışmama rağmen, bazen evime çok yakın diye Kurtuluş'taki Üçler'den alışveriş yapıyorum. Geçenlerde dondurulmuş ürünler dolabında Keskinoğlu göğüs fileto diye bir ürün vardı hoşuma gitti, alayım dedim, iki büyük paket birbirine plastik bir ambalaj ile tutturulmuştu ancak markette çalışmışlığım var ve bu ambalaj, prmosyon bandına hiç benzemiyordu.

Neyse, çalışan birkaç kişiye sordum ve "ikisini birlikte almanız gerekli" cevabını aldım. Sonunda promosyon olduğu ortaya çıktı ancak ben ısrar etmesem "aa ne demek canım" deyip vazgeçerdim. 

20 Nisan 2009 Pazartesi

Smile ADSL

0 yorum


Kablo'dan çıkıp Smile ADSL'e geçtim, sebebi de 1 mbit ücretine 2mbit servis vermesiydi, "internetini taşı" kampanyası ile. Hizmet iyi, diyeceğim o değil.


Türksat, faturan iki gün gecikse, haber bile vermeden bağlantını kesiyordu. Gözünün yaşına bakmadan. Smile ise fatura gecikince önce sms atıyor, resmen iki ay gecikmiş fatura olsa bile bağlantıyı kesmiyor. Zaten mantıklısı da bu değil mi?

18 Nisan 2009 Cumartesi

Benden ne istedin kablo internet?

0 yorum

Şimdilerde uydunet diye tekrar pazarlanmaya çalışılan, yıllardan beri kablonet diye bildiğimiz kablo internet, aslında ADSL'den daha yeni, daha modern ve daha güçlü bir teknoloji. Tabii altyapı çalışması yapılırsa. Kablo internet, bazen bir günden uzun süren kesintileri, günde 8 kere gidip gelmesi, her arayışımda papağa gibi sadece "bölgenizde teknik bir çalışma var" deyişi sayesinde beni kaybetti. 10 yıldır kablo internet için durmadan WOM yaptım, herkese ne kadar iyi bir teknoloji olduğunu anlattım. Ancak telefonda "aboneliğimi bitirmek istiyorum" dediğimde bir "neden?" sorusu bile duyamadım. Aferin Türksat, batasın inşallah Türksat. 

4 Nisan 2009 Cumartesi

Algida Tel Kadayıfi neremin kadayıfı?

0 yorum

Algida, patisserie serisine bu yaz tel kadayıflı eklemiş. Reklamını da enfes yapmış. Reklamda kadayıf içinde bütün fıstıklar bile var. Gerçek ise böyle değil.


Ürünün kadayıf kısmı kupkuru, içinde çok çok az miktarda fıstık tozu var (kimi çatal attığınızda geliyor, kimi seferinde o bie gelmiyor), yenilir gibi değil. Ben bir tatlı cavarıyım, ben bile dondurması ısıyırıp gerisini attım. Fiyatı da 9 lira küsür. Aman diyeyim, paranıza yazık. 

20 Mart 2009 Cuma

Avea ile Her Yöne Sınırsız

0 yorum

Avea'nın ilk "Her Yöne Sınırsız" kampanyasını ve sonrasında Turkcell ile aralarındaki gerilen sinirleri duymayanınız kalmamıştır sanıyorum. Herkes bahsediyor, elbette ben de bahsedeceğim. Dün itibariyle Avea yepyeni bir sayfa açarak "Her Yöne Sınırsız" kampanyasını Turkcell'in tüm engellemelerine rağmen tekrardan başlattı. İlk kampanyayı kaçıranlara müjdeli haber... Gönül rahatlığı ile gidip bu tarifeye geçebilirsiniz. En azından ben 1-2 gün içerisinde öyle yapmayı planlıyorum.

5 Mart 2009 Perşembe

Makro'da gelişme

0 yorum

Makrocenter konusundaki şikayetimi bir miktar geri alıyorum. Bugün, Dole'nin meyveli parfesinden almak için gittim, meyve reyonundaki iki görevli gayet samimi şekilde ilgilendiler, "burada kalmamış ama şuraya da bir bakalım" diye şarküterinin oradaki buzdolabına götürdüler. Toplamda 30 saniyelik bir deneyimdi ama market ile ilgili fikirlerimi bir miktar değiştirdi işte. 


Önemli olan da bu zaten. Şimdi sırada gülümsemek bilmeyen kasiyerler var!

3 Mart 2009 Salı

Kanyon Macrocenter

0 yorum

Macrocenter, başka yerde mümküntı yok bulamayacağın ürünleri bulmaya çalışırken harika bir market. Ancak bu, her aradığını bulacaksın anlamına da gelmiyor. Geçen hafta Kanyon'daki Macrocenter'da fındık şurubu arıyordum. Bulamayınca etrafta görevli aradım. Elbette her zamanki gibi Kanyon'dak Macrocenter'da bir şey danışmak için yine etrafta kimsecikler yoktu.


Güvenlik bile soracak birini bulamadı. Kanyon'da bir şey danışmam gerektiğinde, ya güvenliğe ya da belirli markaların stand düzenlemek için görevlendirdiği, sadece o markaya ait bilgisi olan elemanlara danışmak zorunda kalıyorum. Öünkü Marcocenter'da kasa dışında bir çalışan bulmak mümkün olmuyor. 

1 Mart 2009 Pazar

Burger King'de güvenlik

0 yorum

Kanyon Burger King'de Cumartesi günü yemek yerken, ödeme yaptığım Ticket kartını masada unutmuşum. Pazartesi günü buldunuz mu diye sormaya gittim, gerçekten de bulmuşlar. Hiç adımı sormadan kartı vermeye kalktılar. Ben adımı söylediğimde, görevli hala kartın üzerindeki isme bakmadan kartı bana uzatıyordu. O kartın içindeki 200 TL, şifresiz şekilde her isteyen tarafından kullanılabilir. Burger King'in biraz daha dikkatli olması gerekmez miydi?

26 Şubat 2009 Perşembe

Airties ve sabır küpü agent'ları

0 yorum

Kablo internetten ADSL'ye geçtim. Kabloda modemle bilgisayarı ethernet kablosu ile bağladın mı mevzu bitiyor, şifre bile yok. ADSL o kadar son kullanıcı dostu değilmiş.


Download yapmak için port açmak, nat ayarı diye br şeylerle mücadele etmek, kablosuz bağlanacak aygıtları tanımlamak filan gibi kabus süreçler var. Aldığım modem Airties idi, gecenin üçünde aradım, biraz bekletmekle birlikte açtılar, bıkmadan uzun uzun nlatıp mevzuyu çözdüler. Şaştım kaldım açıkçası.

11 Şubat 2009 Çarşamba

Migros sanal market ve gelmeyen piller

0 yorum

Pazar günü, Migros Sanal Market'ten aylık alışverişimi yaptım. Alternatif ürün istiyorum dememe rağmen tavuk gibi en temel ürünlerin bile eksik gelişini bırakayım, faturaya eklenen Duracell altılı kalem pil paketten çıkmadı. 


Müşteri hizmetlerini aradım, durumu anlattım, cep telefonum doğrulandı ve ger, aranacağım bilgisi verildi. Bugün, yani perşembe sabahı saat 9:30 gibi bilmediğim bir numaradan arandım ve sipariş görevlisi kapımda olduğunu, kapıyı açmamı söyledi. Skor bir, bana haber vermeden evime gelinmesi. 

Ne zaman evde olabileceğimi bilmediğimi ve evde olunca müşteri hizmetlerini arayacağımı söyledim, müşteri hizmetlerini aramayın, beni bu numaradan arayın dendi. Skor iki, Migros kadar büyük bir firmanın elemanının, müşteri hizmetlerini aradan çıkarmamı istemesi. 

Bu akşam arayıp siparişimin ücretinin kartıma iade edilmesini isteyeceğim. Gelişmelerden haberdar edeceğim.


9 Şubat 2009 Pazartesi

Aşçının saçı numnum'un çöpü

0 yorum

Hafta sonu, numnum'dan portakallı ve ızgara somonlu salata sipariş ettim ve içinden saç çıktı. uzun bir kadın saçı. Şimdi neden çıktı nasıl çıktısına girmeyeceğim, en iyi yerde bile olabilecek bir talihsizlik bu. Önemli olan devamı.

Numnum'u aradım ve durumu anlattım. Salata ile birlikte bir de limonlu tart geldi. Zaten olması gereken de buydu.

Evet, sıkça sipariş veriyorum, evet sanırım kıymetli müşteriyim ama konu o kadar sorunsuz çözüldü ki bahsetmeye değer olduğunu düşünüyorum.



7 Şubat 2009 Cumartesi

Yeni vapurlar ve motor gürültüsü

0 yorum

Sekiz gerçekten korkunç dizayn arasındaki tek ele gelir tasarımdan bizim oyumuzla seçilen yeni vapurumuz Fatih, 31 Ocak'ta seferlerine başladı. Bu sabah ilk kez binme şansına sahip oldum.


Önce iyi haber, iç mekan ferah, büyük pencerelerin bunda payı büyük. Peki neden iç mekanı tecrübe ettim?

Çünkü güvertede oturmak mümkün değil. Alt güvertedeki banklar, önceki vapurlarda olmayan hoş bir yenilik, ancak sanırım pervane yerine deniz otobüslerindeki gibi bir itiş sistemi mevcut. En azından gürültüsü deniz otobüslerindeki gibi bir itiş sistemi, banklarda oturmayı imkansız hale getiriyor. O ne gürültü öyle!

Orta ve üst güverteye çıkarsanız, bu kez de motorun korkunç gürültüsü ile mücadele etmeniz lazım. Orta güverteye çıkınca, alt güvertedeki itiş sistemi gürültüsünün içinde aslında motor gürültüsü de olduğunu anlıyorsunuz.

Bir sonraki sefere yan güverteyi deneyeceğim ve vapurun fotoğraflarını çekeceğim. Ancak fazla umutlu değilim. 


5 Şubat 2009 Perşembe

Cremaria Milano, tarihin en başarılı dondurması

0 yorum

Dondurma değil gelato öncelikle. İtalyan dondurması. Roma dondurması denen. Hatta hakiki Roma dondurması denen. Kıvamı, dondurma kadar sert değil. İçeriksel farkı nedir bilmiyorum. İlgilenmiyorum da işin fenası. O fıstıklı ve çikolayalı gelatoları yedikten sonra sizin de ilgileneceğinizi zannetmiyorum.

Ben sizi ekşi'de okuyup geldim dedikten sonra bir ilgi alaka oldu ki, şaşırmadım desem yalan olur. Hemen şirket bilgileri ile karışık bir dondurma oryantasyonu yapıldı, ayrı ayrı plastik kaşıklarla çeşitler tattırıldı. İnternette kendilerinden bahsedilen yerler anlatıldı, dondurmaların içerikleri ile ilgili bilgi verildi. Sonuçta 18 ytl verip yarım kilo gelato aldım. Zaten niyetliydim ama niyetli girmese idim, alıp çıkardım yine, ikna etmeye çalışmadan ikna ettiler. Böyle bir acayip işte.

Gelato'lar kadar (ki baileys, tiramisu, rom, limon, çikolata ve fıstık yedim, fıstık ve çikolatanın tadına inanamadım) bu müşteri ile olan yakın ilgileri de beni çekti. Pazarlama taktiği ise öyle olsun, beni daimi müşterileri yaptılar işte.